21 Nisan 2017 Cuma

Yeni Hayat-Orhan Pamuk



"Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti." cümlesiyle başlıyor Yeni Hayat. Böyle başlayan bir kitap fazlasıyla beklentiye yol açıyor. Bir kitapla hayatı değişen genç bir adamın değişimine tanık olmak cazip olabilir gibi geliyor.

Kahraman, bir kitabın,bir aşkın ya da ne olduğunu kendisi bile bilmediği bir şeyin peşine düşüyor, siz de onu kovalıyorsunuz sayfalarca. Yazarın dediği gibi otobüslere biniyorsunuz, otobüslerden iniyorsunuz, garajlara giriyorsunuz, çarşılardan geçiyorsunuz, nüfus dairelerinde, muhtarlıklarda, arka sokaklarda, çeşmeli, ağaçlı, kedili, kahveli mahalle meydanlarında... geziniyorsunuz. Hepsi meleği görmek için. Bu arada da kazalar, katiller, organize örgütler de olay örgüsüne dahil oluyor.

Daha önce hiç Orhan Pamuk okumamış olan ben, isminin büyüsüne kapılıp bu kitap ile başladım Orhan Pamuk okumaya. Kendi adıma yanlış bir seçimdi bu başlangıç, çünkü henüz yazarın diline alışık olmayan bir okur için bu kitabın hikayesi pek de akıcı olmayabiliyor. Hikayenin üzerinize kolayca bırakıverdiği ağırlığı kaldıramayabiliyorsunuz. Bu kitapla başlamam hataydı çünkü, bir süre uzaklaştım Orhan Pamuk kitaplarından, uzun bir süre herhangi bir kitabını okumadım, ama daha sonra Masumiyet Müzesi, Benim Adım Kırmızı gibi eserleri okuduktan sonra asıl bu uzaklaşmanın hata olduğunu anladım.

Etkisinde kaldığım, o omuzlarıma bırakılıp gidilen ağırlık kitabın da yol haritası aslında. Umut peşinde koşarken kasvetle yol alıyorsunuz kitapta. Tüm sayfalar böylece akıp gidiyor. Sonlara doğru ise , belli ki kitaba ilham veren, kitabın temelinde yatan çokça alıntıyla karşılaşıyorsunuz. Sanki kitap damıtılmış, önünüze sunulmuş gibi.

Başka gözler tarafından bambaşka görülebilir, ağır ağır, acele edilemeden okunmalı Yeni Hayat.
Kitabı yeni keşfedenler için birkaç alıntı bırakalım:

            "Zaman, derdi bir budala, bir gürültüdür. Kaza, derdi başka bir talihsiz, kaderdir. Hayat, derdi bir üçüncüsü, bir kitaptır. Biz şaşkınlar, anlıyorsunuz ya, doğru cevabı kulağımıza fısıldasın diye meleği beklerdik."
            "Talih diye okumuştum bir yerde, kör değil cahildir. Talih diye düşündüm, istatistik ve olsaılığı bilmeyenlerin tesellisidir."
            "Çok okudum, yalnız bütün hayatımı değiştiren kitabı değil başka kitapları da. Okurken ama, kırık hayatıma derin bir anlam vermeye, bir teselli aramaya, hatta hüznün güzel ve saygıdeğer yanını aramaya kalkışmadım hiç."
            "Sokakta ağlarken küçük çocuk, iyi niyetli bir amca şeker veriverir ya eline... O çocuk gibi suçlu suçlu baktım şekerci amcanın yüzüne. Amca, lafın gelişi, belki benden çok da yaşlı değildi."
            "Nedir hayat? Bir zaman! Nedir zaman? Bir kaza. Nedir kaza? Bir hayat, yeni bir hayat..."

Okurken yanınızdan fincanınızı eksik etmezseniz kırabilirsiniz belki kitaptaki o hüzünlü havayı.

0 yorum:

Yorum Gönder