30 Nisan 2017 Pazar

Tahriş Olan Cildi Toparlamak için Ne Kullanılır?


Bioderma White Objective serisini kullanırken 10. Günün sonunda cildim biraz yorulmuş, sivilce sorunlarım başlamıştı. Bu yüzden birkaç gün cildimi dinlendirmek istemiş, seriyi bırakıp sadece nemlendirmeye odaklanmıştım.

Yazının detaylarını buradan okuyabilirsiniz.

Madem sizlerle bu süreci paylaşıyorum, nemlendirmek için verdiğim birkaç günlük aranın sonuçlarını da paylaşmalıyım diye düşündüm.

Tam dört gün cildimde serinin ürünlerini kullanmadım, geceleri gül suyu ile silip Bephantol onarıcı bakım merhemini sürüp yattım. Bu oldukça yoğun bir krem ve tahriş olan bölgelerde gerçekten iyi sonuç veriyor. Gündüz kullanırsanız fazla parlayarak gezebilirsiniz benden söylemesi. Gündüzleri de +25 faktör güneş kremimi her zaman olduğu gibi kullandım.

cilt tahrişi için bephantol



Bu minik arada cildim gerçekten kendine geldi. Birden bastıran sivilcelerimin çoğu gitti. Kılcal damarlarımın yoğunlaştığı bölgelerdeki kızarıklıklardan da kurtuldum ve eski haline döndü. Etkili olmasının temel sebebi, ben problemin kaynağını biliyordum, cildim fazla nemsiz kalmıştı, bu krem de bunu çok güzel bir şekilde telafi etti.

Eğer cilt tahrişi probleminiz varsa bence bu yöntemi uygulayabilirsiniz, gerçekten iyi geliyor. Ancak Bepanthol’ün alerji vb. olası yan etkileri var mıdır bilemiyorum, bu yüzden almadan eczacınıza danışsanız iyi olur.

Cildimizi toparladığımıza göre, seriyi kullanmaya ikinci 10 gün ile devam ediyoruz J

26 Nisan 2017 Çarşamba

Bioderma White Objective Serisi-10. Gün İzlenimleri


Cilt lekelerimden muzdarip olduğumdan ve Bioderma White Objective serisini kullanmaya başladığımdan "Bioderma White Objective Serisi" başlıklı yazımda söz etmiştim.

Bugün Bioderma White Objective serisini kullanmaya başlayalı 12-13 gün kadar oldu. Arada birkaç gün seriyi kullanamadığım için bugünü 10. Gün olarak değerlendiriyor ve yorumlarımı buna göre yapıyorum:

Öncelikle cildimin yavaş yavaş temizlenmeye başladığını hissediyorum, özellikle çenemdeki siyah noktalar gerçekten azaldı. Yani Cleansing Jel ilk izlenimlere göre başarılı bir temizleyici gibi duruyor. Ayrıca 500 ml ciddi anlamda büyük bir boy ve uzun süre gideceğini düşünüyorum, ki ben bir alana bir bedava şeklinde almıştım, şu an ömürlük temizleyiciye sahibim galiba.

Bir önceki yazıda da bahsettiğim gibi, geceleri Temizleyici + Gül suyu+ Gece serumu rutinini gündüzleri de Temizleyici + Gül suyu + Fluide rutinini bu süre boyunca düzenli olarak uyguladım. Ama sanırım bu rutinde bir şeyler eksik kaldı, uzun süredir birden fazla sivilce görmeyen yüzümü sivilceler bastı. Bunu cildimin nemsiz kalmasına bağlıyorum, çünkü sivilceler dışında diğer kısımlarda da kuruma hissediyorum. İkinci 10 gün için nemlendirici önerileriniz varsa paylaşmanıza çok sevinirim. Yoksa en iyi bildiğim Bephantol El ve Yüz için olan kremi kullanacağım.

Yüzümde kılcal damarlarım fazla yüzeyde olmasından dolayı hassas olan yanaklarım da bu süreçten pek iyi etkilenmedi. Bu hassas bölge de tahriş oldu ve kızardı. Zaten özelikle White Objective Serumu cildime sürdüğümde bu bölgenin yandığını hissedebiliyordum, ama bu tip bir etki beklemiyordum. Yine de endişe edeceğim bir durum yok, cildimde herhangi bir hasar kalmış değil.

Yaşadığım bu etkilerden dolayı cildimi birkaç gün dinlendirmeye karar verdim, yani rutine ara veriyorum. Bunun yerine, yatmadan yine yalnızca gül suyu ile yüzümü silip Bepanthol onarıcı bakım merhemini süreceğim. Bu krem daha önce de tahriş olan cildime çok iyi gelmişti. Bir gece bile kullanmak ertesi gün cildinizi daha iyi görmenize yetebiliyor. Şimdi de cildimin nem dengesini sağlayacağını ve tahriş olan bölgeleri toparlayacağını düşünüyorum. İki-üç gün kadar uygulayacağım, yeterli olmazsa belki bir iki gün daha.

cilt tahrişi için bephantol


Cildimi dinlendirme süreci bittikten sonra ise, cildimdeki hassas kısma artık serum ve fluide uygulamayacağım, bu kısma daha çok zarar veriyormuşum gibi geliyor. Zaten güneş lekelerim özellikle burnumda ve yanaklarımın gerisinde yer alan kısımlarda. 

Ve gelelim lekelerimin durumuna, 10 gün içinde lekelerin yok olmasını zaten beklemiyordum, azaldıklarını da söyleyemem. Yine de cildimde bir ton dengesinin sağlandığını görebiliyorum, ürünün iddia ettiği gibi cilt aydınlatıcı bir etkisi olduğunu söyleyebilirim. Lekelerin yok olması ya da açılması için ise henüz erken.

Kısaca Bioderma White Objective serisi:
·         Siyah noktalarımı olumlu etkiledi, azaldıklarını görebiliyorum.
·         Rutine nemlendiriciyi de eklemek şart, benim cildim nemsiz kaldı ve sivilcelenme oldu.
·         Yüzümdeki hassa bölgeler için fazla ağır geldi, bu bölgeler tahriş oldu. Bu yüzden artık bu bölgelere uygulamayacağım.
·         Lekelerimin azalması için henüz çok erken, ancak cilt tonumda eşitlenme sağladığını görebiliyorum.

21 Nisan 2017 Cuma

Yeni Hayat-Orhan Pamuk



"Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti." cümlesiyle başlıyor Yeni Hayat. Böyle başlayan bir kitap fazlasıyla beklentiye yol açıyor. Bir kitapla hayatı değişen genç bir adamın değişimine tanık olmak cazip olabilir gibi geliyor.

Kahraman, bir kitabın,bir aşkın ya da ne olduğunu kendisi bile bilmediği bir şeyin peşine düşüyor, siz de onu kovalıyorsunuz sayfalarca. Yazarın dediği gibi otobüslere biniyorsunuz, otobüslerden iniyorsunuz, garajlara giriyorsunuz, çarşılardan geçiyorsunuz, nüfus dairelerinde, muhtarlıklarda, arka sokaklarda, çeşmeli, ağaçlı, kedili, kahveli mahalle meydanlarında... geziniyorsunuz. Hepsi meleği görmek için. Bu arada da kazalar, katiller, organize örgütler de olay örgüsüne dahil oluyor.

Daha önce hiç Orhan Pamuk okumamış olan ben, isminin büyüsüne kapılıp bu kitap ile başladım Orhan Pamuk okumaya. Kendi adıma yanlış bir seçimdi bu başlangıç, çünkü henüz yazarın diline alışık olmayan bir okur için bu kitabın hikayesi pek de akıcı olmayabiliyor. Hikayenin üzerinize kolayca bırakıverdiği ağırlığı kaldıramayabiliyorsunuz. Bu kitapla başlamam hataydı çünkü, bir süre uzaklaştım Orhan Pamuk kitaplarından, uzun bir süre herhangi bir kitabını okumadım, ama daha sonra Masumiyet Müzesi, Benim Adım Kırmızı gibi eserleri okuduktan sonra asıl bu uzaklaşmanın hata olduğunu anladım.

Etkisinde kaldığım, o omuzlarıma bırakılıp gidilen ağırlık kitabın da yol haritası aslında. Umut peşinde koşarken kasvetle yol alıyorsunuz kitapta. Tüm sayfalar böylece akıp gidiyor. Sonlara doğru ise , belli ki kitaba ilham veren, kitabın temelinde yatan çokça alıntıyla karşılaşıyorsunuz. Sanki kitap damıtılmış, önünüze sunulmuş gibi.

Başka gözler tarafından bambaşka görülebilir, ağır ağır, acele edilemeden okunmalı Yeni Hayat.
Kitabı yeni keşfedenler için birkaç alıntı bırakalım:

            "Zaman, derdi bir budala, bir gürültüdür. Kaza, derdi başka bir talihsiz, kaderdir. Hayat, derdi bir üçüncüsü, bir kitaptır. Biz şaşkınlar, anlıyorsunuz ya, doğru cevabı kulağımıza fısıldasın diye meleği beklerdik."
            "Talih diye okumuştum bir yerde, kör değil cahildir. Talih diye düşündüm, istatistik ve olsaılığı bilmeyenlerin tesellisidir."
            "Çok okudum, yalnız bütün hayatımı değiştiren kitabı değil başka kitapları da. Okurken ama, kırık hayatıma derin bir anlam vermeye, bir teselli aramaya, hatta hüznün güzel ve saygıdeğer yanını aramaya kalkışmadım hiç."
            "Sokakta ağlarken küçük çocuk, iyi niyetli bir amca şeker veriverir ya eline... O çocuk gibi suçlu suçlu baktım şekerci amcanın yüzüne. Amca, lafın gelişi, belki benden çok da yaşlı değildi."
            "Nedir hayat? Bir zaman! Nedir zaman? Bir kaza. Nedir kaza? Bir hayat, yeni bir hayat..."

Okurken yanınızdan fincanınızı eksik etmezseniz kırabilirsiniz belki kitaptaki o hüzünlü havayı.

20 Nisan 2017 Perşembe

Google Play Kitaplara Nasıl Kitap Eklenir?

google play kitaplara nasıl kitap eklenir



Bu blogu oluştururken amaçlarımdan biri faydalı olmaktı. Hal böyleyken en çok önemsediğim konulardan biri olan okumak konusunda  çok faydalı bulduğum bir uygulamayı paylaşmadan edemezdim.

Akıllı telefonlarımız sayesinde artık gittiğimiz her yerde elimizin altında bir kitap taşıyabiliyoruz. Online kitap okuyucular arasında, hem en kolay ulaşılabilen uygulamalardan olması hem de kullanım kolaylığı nedeniyle ben Google Play'in kendi kitap uygulamasını kullanıyorum. Google Play Kitapların hoş görünümü ve kolay kullanımı sayesinde ayrıca bir e-kitap okuyucuya ihtiyaç duymadan da telefonumuz ile kitap okuyabiliriz.

E-kitap okumayı denemiş ve okumak için uygulama araştırmış olanlarınız Google Play Kitaplar'da zaten haberdardır. Ancak bu uygulamaya kitap yükleme kısmı biraz sıkıntılı. Hemen hemen tüm android telefonlarda hali hazırda bulunan bu uygulama ile kitaplarımızı okumak için çok basit bir yöntemden bahsedeceğiz.

Google Play Kitaplar'a kitap eklemek için, bu kitapları Google hesabınıza upload etmiş olmanız gerekir, yani yükleme işlemi gerçekleştirmeden uygulama üzerinden okuma yapamazsınız. Bunun en basit yolu ise internet bağlantınız açıkken, okumak istediğiniz e-kitabı telefonunuzda herhangi bir klasöre indirmek, ardından e-kitabın üzerine tıklayıp Google Play Kitaplar ile birlikte aç seçeneğini seçmek. Bu aşamadan sonra uygulama kitabı otomatik olarak sizin için internet ortamına yüklüyor. Kitabın boyutuna göre bir süre beklemeniz gerekebilir. Yüklenme işlemi tamamlandıktan sonra uygulamayı açıp "Kitaplığım" sekmesine tıklamanız yeterli. Bu şekilde tüm kitaplarınızı uygulamaya ekleyebilirsiniz.

Basılı kitabı her zaman e-kitaba tercih edenlerdenim ama bu şekilde olur olmadık yerlerde açıp okuyarak çok sayıda kitap bitirdim. Değerli zamanımızı boşa harcamamak adına en azından uygulamanın içinde bir iki kitap bulundurun derim :)

19 Nisan 2017 Çarşamba

Coursera ile Yeni Şeyler Keşfedebilirsiniz!


coursera ile ders dinlemek


coursera.org, hala bilmiyorsanız ve hala kullanmaya başlamadıysanız bu yazımdan sonra kullanmaya başlayacağınız bir web sitesi.

Ülkemizde de yavaş yavaş uygulanmaya çalışılan, dünyada pek çok okul tarafından uygulanan "açık ders" sistemini en iyi şekilde hayata geçirmiş sayfalardan biri Coursera. Dünyadaki çeşitli üniversitelerden, kaliteli hocalardan, çok farklı dersler alabileceğiniz bir platform. Ücretli ve ücretsiz ders alternatifleri var sitede. Ücretli dersler için ise sık sık indirim uygulanıyor, örneğin 10 dolara çok istediğiniz bir dersi alabiliyorsunuz bu indirimlerle.

Öncelikle sisteme üye oluyorsunuz. Üyelikten sonra açık olan ya da açılabilecek derslerden istediğiniz kadarına kayıt yaptırabilirsiniz. Peki coursera'yı ne için kullanırız:

  • İlgilendiğiniz bir konu var, burada da kendinize uygun bir ders buldunuz. Eğer dersin tüm gerekliliklerini -ödev, sınav vb.- yerine getirirseniz bir katılım sertifikası alabilirsiniz. Bu sertifika için ek ödeme yapmazsınız.
  • Dersleri tamamladıktan ve sınavları başarıyla verdikten sonra, özgeçmişinize de ekleyebileceğiniz bir bir sertifika (Verified Certificate) sahibi olabilirsiniz. Ancak bu sertifika için ders ücretine ek olarak bir de sertifika bedeli ödemelisiniz
  • Yalnızca ilginiz olan konuda bilgi edinmek, kulak dolgunluğuna sahip olmak için dersleri dinleyebilirsiniz, sınavları ya da ödevleri tamamlamanız için herhangi bir zorunluluğunuz bulunmuyor. Ancak bu durumda da herhangi bir sertifika almaya hak kazanamıyorsunuz.

Platform üzerinde  kendi dilinizde dersleri seçebiliyorsunuz, ancak Türkçe ders sayısı gerçekten bir hayli az. İlgilendiğiniz konuda ders almak için İngilizceniz olması şart denebilir. Ders takip edebilecek kadar diliniz varsa, bilgisayardan ticarete, hukuktan sosyolojiye, dil öğretiminden eğitim bilimlerine kadar bir çok farklı dalda onlarca ders seçeneği çıkacak önünüze. 

Biliyorum ki ilk hesap açtığınızda bir çok derse kaydolmak isteyeceksiniz, ama hepsini takip edemeyeceğiniz kesin gibi. Gerçekten beğendiğiniz bir iki dersi takip etmeniz yeterli, çünkü ders anlatımlarını izlemek ödevleri yapmak için gerçekten belirli bir vakit ayırmanızı gerekiyor. Ayırmanız gereken vakitler her dersin kendi sayfasında yazıyor. Bu programınızı belirlemenizde size yardımcı olabilir. 

Ücretsiz online ders alabileceğiniz, açık ders platformu Coursera, okumak isteyip de çeşitli sebeplerle okuyamadığınız bölümden ya da sadece hobilerinizle ilgili dersler alabileceğiniz bir web sitesi kısaca. Keşfetmeye başlayınca aklınıza gelmeyen konularda bile dersler bulabilir, mutlu olabilirsiniz :)

Bu web sitesine benzer bir de Udemy var, kendisinin uygulaması Coursera'dan daha kullanışlı, üstelik kurucuları da Türk, yani bizim buralı. Udemy ile ilgili detaylı bilgi için bu yazımı okuyabilirsiniz.

18 Nisan 2017 Salı

Albert Camus-Yabancı




     1942'de yayımlanan Yabancı adlı roman, günümüze bu kadar yabancı değilse eğer, bu kitabın ciddi bir derdi vardır. Kolayca akıp giden 110 sayfalık küçücük bir kitap, dönüp her satırını ayrı ayrı irdelediğinizde size yüzlerce şey verebilir. Tabi ki alacakları okuyucunun bakışıyla doğru orantılıdır ama bir kitabın içi doluysa, içi doludur.

     Bir annenin ölümüyle ve "Bugün annem öldü.Bilmiyorum, belki de dün." sözleriyle başlıyor kitap. Cenaze töreninde yaşananlar, ardından evladın şehre ve kendi yaşamına dönmesi, arkadaşları ve komşularıyla geçirdiği sıradan günler. Günleri geçirmek için yaptığı ayak üstü laflamalar, başkalarına yaptığı yardımlar var adamın. Bunun dışında sevgilisiyle görüşüyor sık sık, denize gidiyor ve bunlar en çok hoşlandığı işler. Yine "sıradan" olan günlerden birinde kazara işlenen bir cinayet,uzun sorgulamalar, mahkemeler, hapishane hayatının benimsenmesi, bunların hepsi de normalleşiyor yabancı için. Ancak idama kadar giden bir yolda insanın düşünmeye ve günlerini gözden geçirmeye vakti olduğunda, denizi ve gökyüzünü özlemesi aslında o kadar yabancı da olmadığını göstermez mi? Hikaye bu kadar sade, olaylar bu kadar az, bir cinayet bile ancak bu kadar sade anlatılabilirdi. Olaydan çok yabancının iç dünyası sizi vuran, kullanılan üslup ve bakış açısı. Okurken anlatıcının iç dünyasından görüyorsunuz olayları ama okurken ara ara da olsa bir de dışarıdan bakmaya çalışın, ne kadar farklı görünüyor dışarıdan her şey.

     İlk bakışta göze çarpan, etrafındakilere, olaylara ve hayatın kendisine kayıtsız bir adam oluyor. O adam yabancı, çünkü gündelik olayların onun için bir değeri yok,gün yaşanması ve bitirilmesi gereken anlardan oluşuyor. Bir yemek yemek, arkadaşlarla hoş sohbetler hepimiz için hoşa giden, yapılmaktan zevk alınan ve fırsat kollanan şeyler. Birinin kendi içinde bunları gereksiz ve değersiz bulması, onu topluma ve hayata yabancılaştırmaz mı?

     Peki, biraz daha altlarına bakalım hikayenin. Karakterine gerçekten kayıtsız, güneşin gözünü alması ona annesinin ölümünden daha çok rahatsızlık verebiliyor. Kendi hareketlerini bile dışarıdan bakar gibi inceleyebilen daha doğrusu istemsizce inceleyen bir adamdan söz ediyoruz. Herhangi biriyle yaptığı bir sohbet onu alakadar etmezken, denizi ve güneşi seviyor. Sadece duyularıyla algılayabileceği şeylerden haz ya da acı duyabiliyor. Biraz kendisine de yabancılaşmamış mı?

     Tüm bu uzak durma ve yabancılaşmaya toplum nasıl tepki verir diye düşünürsek, belki kitabın temel mesajlarına bir giriş yapabiliriz. Okurken bir de dışarıdan bakın önerim bu yüzdendi aslında. Siz de toplumun bir bireyi olarak garipserdiniz bu adamı, siz de cezalandırırdınız kolayca. Oysa o neden cezalandırıldığını bile anlayamıyor onca yargılamanın sonucunda. Katil olduğu için katletmiyor kimse onu, zaten ülkeler ve toplumlar onlarcasını öldürüyor her gün, bir "Arap"ın öldürülmüş olması cezayı verenlerin umurunda değil. Ancak cinayet işlemiş bir adam annesinin cenazesinde ağlamamışsa eğer, "o cinayeti de büyük bir zevkle işlemiştir", böyle bir canavar toplumun ve hukukun üstünlüğüyle yok edilmelidir. Yabancı bunları anlayamaz, kendi hissettiklerini açıklayamaz.

     "Yaptığım herhangi bir şeyden dolayı hiçbir zaman gerçek pişmanlık duyamamış olduğumu ona samimi olarak, hatta dostça açıklamaya çalışmak isterdim. Ben her zaman olacak şeyin, bugünün veya yarının etkisi altında olan bir insandım.Fakat şimdi içinde bulunduğum bu durumda, hiç kimseye bu tarz bir şey söyleyemezdim."

     Artık yabancının isteyebileceği tek şey "idam gününde çok seyirci bulunması ve bunların kendisini hınç dolu haykırışlarıyla karşılamalarıdır."

     "Mektubu yazdım. Biraz rastgele yazdım ama Raymond'u da memnun etmeye çalıştım, çünkü onu memnun etmemek için bir sebep yoktu ortada."

     ""Öyleyse neden evleneceksin benimle?" dedi. Ben de ona bunun bir önemi olmadığını, ama o arzu ediyorsa evlenebileceğimizi anlattım. Zaten bunu isteyen oydu, bana düşen de evet demekti."

     "Herkes bilir ki, hayat, yaşamak zahmetine değmeyen bir şeydir. Aslında otuz ya da yetmiş yaşında ölmenin önemli olmadığını bilmez değildim; çünkü her iki halde de başka erkeklerle başka kadınlar yine yaşayacaklar ve bu, binlerce yıl devam edecektir."



16 Nisan 2017 Pazar

Recete.com Alışverişim


"Bioderma White Objective Serisi" başlıklı yazımda bahsettiğim, cilt lekelerim için kullandığım ürünleri almak için bir de güvenilir bir yer bulmam gerekiyordu. Yaşadığım yerde Bioderma ürünleri satan eczaneler var, ancak fiyatlarını internetteki fiyatlara göre çok fazla. Bu yüzden internetteki yorumlara güvenerek dermokozmetik ürünleri satan üç web sitesi arasında fiyat kıyaslaması yaptım. Açıkçası üçü için de yorumlar benzer nitelikteydi: güvenilir, hızlı kargo, müşteri memnuniyeti açısından başarılı. Toplamda en uygun fiyatı recete.com’da bulduğum için burayı tercih ettim. Bu yüzden diğer ikisi için fikir beyan edemeyeceğim, ama ürünlerimi satın aldığım site ile ilgili fikir olması açısından deneyimimi yazmak istedim:

·         Teslimat: Perşembe günü saat 16.00’a doğru verdiğim siparişler ertesi gün kargoya verildi ve cumartesi günü şubeden teslim aldım. Şubeden teslim almak vakit kazanmak açısından kendi tercihimdi, kargo henüz dağıtıma çıkmamıştı. Yurtiçi kargo ile çalışıyorlar.

·         Fiyat: Daha önce dediğim gibi fiyatlar birçok yere göre daha uygun geldi. En yakın fiyatla arasında toplamda yaklaşık 50 TL gibi bir farkla alışverişimi yaptım.

·         Paketleme: Paketleme gerçekten çok özenliydi, ben daha küçük bir kutu beklerken elimde taşımam gerekecek bir kutu geldi. Ürünlerin etrafı hava dolu paketler ile desteklenmişti. Hiçbir ürünüm zarar görmedi.

·         Tester: Bu değerlendirme kriterleri arasında yer alır mı bilmiyorum ama benim aldığım 4 kalem ürüne ek olarak, bir adet de 250 ml’lik Sensibo H2O ve iki minik pakette cilt bakım testerları eklenmişti, hediyeler için recete.com'a teşekkür ediyorum.

Aldığım ürünlere gelince:




Eğer dermokozmetik alışverişi yapıyorsanız umarım size fikir vermiştir.

Aldığım ürünlerin etkisini konuşacağımız yazımda görüşmek üzere J

13 Nisan 2017 Perşembe

Bioderma White Objective Serisi


Cildimde şimdiye kadar yaşadığım en büyük problem güneş lekeleri ve kahverengi lekeler oldu. Zaten bu lekeleri edinmeye müsait olan cildime yirmili yaşlara kadar güneşlenmek dışında hiç güneş kremi sürmemiş olmam yüzümde bu lekelerin yer etmesini de kolaylaştırdı. Yüzümde bunca cilt lekesinin olmasını çok ciddi bir problem haline getirmedim hiçbir zaman, ama arada sırada da olsa kafama takıp bir şeyler yapmaya çalıştığım zamanlar olmadı değil. 




Bu kez yirmili yaşların ortasına gelmişken, cildimin bundan sonra esnekliğini kaybetmeye başlayacağını, yavaş yavaş düzenli nemlendirici, göz çevresi kremi, yaşıma uygun anti-aging vb. ürün kullanmam gerektiği aklıma takıldı. (Bugüne kadar cildime neredeyse hiçbir ürün kullanmadım, Dove’la yüzümü yıkamak ya da Nivea’nın köpük temizleyicisini kullanmak dışında. Evde düzensiz yaptığım yoğurt+bal vb. maskeleri de saymıyorum.) O motivasyonla başladım internette anti-aging ürünleri aramaya. Gel gör ki burası dipsiz bir kuyu ve ben bu konuda son derece cahilim. Araştırırken fark ettim ki cilt tipimi bile bilmiyorum. İtiraf etmek gerekirse cilde bunca çeşitli ürün kullanmak gerçekten doğru mu ondan da hala emin olamıyorum.

Konunun alfabesini öğrenmeye çalışarak geçirdiğim kısa araştırma döneminden tam sıkılmaya başlamışken birazdan bahsedeceğim ürün hakkında bir yorumla karşılaştım ve Bingo! Benim amacım düzenli bakım yapmaktı ve benim en büyük sorunum da lekeler değil miydi? O zaman neden bu ürünü kullanmayacaktım, üstelik her cilt tipi için uygundu? (Evet, araştırmaktan sıkılmış, bilgisizliğimle konular arasında kaybolmuş ve bildiğim bir konu karşıma çıkınca kolaya kaçmış olabilirim.) Anti-agingmiş, göz çevresi kremiymiş bu arayışlar rafa kalktı tabii. Yorumunu okuduğum Bioderma White Objective serisini kullanmaya karar verdim. (Seriyi nereden ucuza aldığımla ilgilenirseniz bu yazımı okuyabilirsiniz.)

Yukarıda bahsettiğim mini araştırmalarım sırasında öğrendim ki sabah ve akşam olmak üzere; önce cildi temizlemek (jel temizleyiciler daha iyi olurmuş, nedenini bilemiyorum, biliyorsanız lütfen yorumlarınızla beni de aydınlatın) daha sonra tonikle gözenekleri sıkılaştırmak ve nemlendirici ile rutini bitirmek en iyisiymiş, en güzeliymiş. Bir de aynı serinin ürünleri birbirini tamamlayıcı nitelikte oluyormuş, bu yüzden birlikte kullanmak daha doğruymuş. Ben de, White Objective’i benzer sırayla kullanmaya karar verdim. Bu serinin bir jel temizleyicisi var Bioderma White Objective Foaming Cleanser, bununla cildimi temizliyorum. Daha sonra tonik olarak gül suyu ile yüzümü sildikten sonra yine White Objective Gece Bakım Serumu’unu sürüp yatıyorum.

bioderme white objective




Aynı şekilde sabah da yüzümü yıkadıktan sonra White Objective Foaming Cleanser + Gül suyu + White Objective Fluide gündüz bakım kremini kullanıyorum. Bu gündüz kremi aynı zamanda güneş koruyucu etkili, bu da benim için çok çok iyi. Gün içinde de güneş kremini tazeliyorum, bunun için yine Bioderma’nın Leke Sorunlu Ciltler İçin olan güneş kremini kullanıyorum. Aslında bunu özellikle almadım, kendi kullandığım güneş kreminin kutusu büyük olunca küçük bir ürüne ihtiyacım vardı, leke sorunu için özel olanına denk gelince bunu aldım.

bioderma leke giderici



Gelelim konunun en güzel yerine, hayatımda ilk kez bu kadar düzenli uygulayacağım bir rutinin sonuçlarını hem kendim takip etmek ve kendimi düzenli kullanmaya zorlamak, hem de benim gibi leke problemleri olanlara yardımcı olmak amacıyla buradan paylaşacağım. Hedefim şimdilik 30 gün düzenli uygulamak ve planım 10,20 ve30. günlerdeki gelişmeleri paylaşmak. Daha uzun vadeli kullanabilirsem yine 10 günlük dönemler halinde devam edebilirim buna.

Yazının en başında da dediğim gibi, benim aslında çok fazla ürün kullanmak konusunda çekincelerim var ve bu saydıklarım bile benim için aslında çok fazla ürün gibi geliyor, yoksa aynı seride başka ürünler de bulunuyor, ilginizi çekerse inceleyebilirsiniz. Genç arkadaşlarıma, özellikle de cilt lekesi sorunu olanlara yapacağım en büyük uyarı ise güneşlenmeyecek olsanız bile dışarı çıkarken mutlaka güneş kremi kullanın, ilerde kullanırım diye düşünmeyin olabildiğinde erkenden kullanmaya başlayın. Yaş ilerleyince sandığınız gibi normale dönmüyor cildiniz, aksine o çiller ve lekeler sayıları artarak, cildinizde iyice kalıcı oluyorlar maalesef.

Konuya giriş için söyleyeceklerim bu kadardı. 10. Gün yazısında, umuyorum ki gelişmelerle birlikte, görüşmek üzere!




10 Nisan 2017 Pazartesi

Evde Yürüyüş Yapılır Mı?


Hayır hayır, yürüyüş bandından bahsetmiyorum tabii ki.

Egzersiz yapmaya vakit bulamayanlara, yürümek için dışarı çıkma şansı olmayanlara ya da sadece üşengeçlere uygun bir tavsiyem var:

Leslie ile 1 Mil: Leslie, bizi evde yürütmeye talip bir spor hocası. Leslie ile olduğumuz yerde yürüyoruz, bir kaç metrekarelik bir alan yetiyor. İşin en güzel tarafı çeşitli uzunluklarda videoları mevcut. İster 15 dk, ister 45 dk, isterseniz daha fazla tempolu yürüyüş yapabiliyorsunuz. Bence 45 dk'lık Leslie ile 3 mil videosu çok başarılı, vücudunuzdaki bir çok kasın çalıştığını hissediyorsunuz, gerçekten ter atıyorsunuz ve hiç sıkılmıyorsunuz. Hareketsiz bir birey için form tutmak adına güzel bir video. Bu kadar vakit ayıramayanlar için 15 dakikalık mini bir alternatifimiz var ki hayat kurtarıcı. Düşünsenize hiç hareket etmeyen bir insan olarak minicik bir zaman ayırarak her gün düzenli egzersiz yapıyorsunuz, daha ne olsun! Üstelik bu sürelere ısınma-soğuma süreleri de dahil.

Videolar İngilizce, ama ayak uydurabilmeniz için hiç İngilizce bilmenize gerek yok, takip etmeniz yeterli.

Başlangıç olarak 1 mille başlanıp, bir kaç gün vücudunuzu hazırlayıp, sonra daha uzun süreler için de egzersize devam edebilirsiniz. Bu arada 1 mil=1,609 km, yani az bir mesafe de değil aslına bakarsanız. Leslie ile yürüyen var mı başka aramızda, sizlerin yorumları neler?

Ben iyi bir başlangıç olduğunu düşündüğüm bu videoyu da buraya bırakayım. Siz de bahaneleri bir kenara bırakıp hemen yürümeye başlayın, sadece 15 dakikacık :)






7 Nisan 2017 Cuma

Biriken İşleri Nasıl Bitirelim?


biriken işleri tamamlamak

Zaman zaman kafamızın içi büyük-küçük yapılması gerekenlerle doludur. Kafanız çok karışık olduğun çok ufak işler bile, örneğin çöpleri atmak, markete gitmek gibi, karmaşanıza bir düğüm daha atar. Tam da bu dönemlerdeyken, daha önce okuduğum yazılardan yola çıkarak, biriken işleri bitirmek için uyguladığım birkaç maddeyi sizinle paylaşmak istiyorum:

1. Adım-İşlerinizi listeleyin: Aklınızda yapılacak ne varsa yazın! "Bu kadar mıydı?" demeyin, yazma işini küçümsemeyin. İşlerinizi madde madde,öncelik gözetmeden sadece kağıda dökmek bile yükünüzü hafifletecek.

2. Adım-Kısa işleri aradan çıkartın: Listenizi kontrol edin, eğer beş-on dakika içinde halledebileceğiniz işler varsa hemen yapın, aradan çıksın. Erteledikçe birikiyorlar ve dağ oluyorlar, yapalım bitsin. Mesela birine telefon etmek, bir mail atmak, önceki gün katlamadığınız kıyafetlerinizi katlayıp koymak…

3. Adım-Kalan işlerden acil olanları öne alın: Eminim ilk iki maddede listenizden eksilen çok şey oldu. Şimdi ciddi meseleler kaldı. Bunların da her biri için tahmini bir süre ve aciliyet derecesi belirleyin. En acil ve kısa sürecek olanlar, en önce aradan çıkması gerekenler, unutmayın!

4. Adım-Uzun vadeli maddeler için plan yapın: Kaldı en çetrefilli konularımız. Bu maddelere verdiğiniz tahmini süreyi göz önüne alarak bir planlama yapın. Mesela bir ay sonra gireceğiniz bir sınava hazırlanmak çok vaktinizi alır, ama bunu günde bir saat ya da her hafta Perşembe ve Cumartesi günleri ikişer saat çalışmak üzere planlamak ciddi yol kat etmenizi sağlar. Bu şekilde planlamalarınızı da yaptıktan sonra yine en acillere en önce başlıyoruz.

Dediğim gibi bunlar farklı tekniklerden, ilham verici sözler vb. yerlerde okuduklarımdan aklımda kalanların bir derlemesi. Ama işe yarıyor, emin olun, çok sıkıştığım zamanlarda kullanırım bu yöntemi ve gerçekten liste azaldıkça kafanızın nasıl rahatladığına inanamayacaksınız. Deneyin, faydasını birlikte görelim :)


Fotoğraflar:https://www.pexels.com/

4 Nisan 2017 Salı

İşkur'a Kayıt Olmak ve İşkur Kaydı Almak

iskura kayıt olmak


İş arama evresinde bir çok iş ilanı sitesini kullanıyoruz. Ancak bir çok firmanın ilanlarını İşkur üzerinden yayınlıyor ve adaylarla bu kurum üzerinden irtibata geçiyor. Bu yüzden İşkur ile ilgili iki temel bilgiyi paylaşmanın faydalı olabileceğini düşündüm.

1. İşkur üzerinden iş arama: Bu kurumdan iş bulma konusunda danışmanlık almak ya da web sitesinde yayınlanan ilanlara başvuruda bulunmak için öncelikle İşkur kaydınızın olması gerekiyor. Kayıt olmak için ise şu linki takip edip profilinizi oluşturmanız yeterli, kayıt işlemini bu şekilde kendiniz gerçekleştirebiliyorsunuz. Ayırca şubelere giderek de kayıt işleminizi yapabiliyorsunuz. Kayıt olmanızın ardından yaklaşık bir gün içerisinde size bir danışman atanmış olacak ve kayıt sırasında belirttiğiniz cep numarasına "size bundan sonra bu numaranızdan ulaşılacaktır" şeklinde bir mesaj gelecek. Bundan sonra web sitesinde yayınlanan ilanlara başvuru yapabilir ya da İşkur yetkililerinden bire bir danışmanlık hizmeti alabilirsiniz.

iskur ile is arama

2. İşkur kayıt belgesi almak: Bir işe yeni başlayacağınız zaman firma sizden İşkur kaydı isteyebilir. Bu belge için yine 1. maddede olduğu gibi internet üzerinden ya da şubelere giderek kayıt olmanız gerekiyor. Kayıt olma işlemini ne şekilde yapmış olursanız olun,  İşkur kaydı olarak geçen belgeyi almak için bir İşkur şubesine gitmelisiniz.


Fotoğraflar:https://www.pexels.com/

1 Nisan 2017 Cumartesi

İçe Dönük Olmak Bir Problem Midir?

Özellikle son yıllarda gerek okulda, gerek iş hayatında, gerekse sosyal yaşantımızda konuşkan insanlar hep ilgi çeker, her zaman daha çok şey başarabilecekleri düşünülür. Peki gerçekten bu böyle midir? Bir insanın dışa dönük olması daha başarılı olduğu anlamına mı gelir? Ya da tam tersi içe dönük bir insan başarısız ve mutsuz mudur?
     
Hareketli ve konuşkan insanlar bir çok ortamda tercih sebebi olsa da bu yalnızca sahip oldukları kişiliklerinin bir sonucudur. Ne hayattaki başarılarını, ne çalışma verimlerini, ne de mutluluklarını bu özellikleriyle bağdaştırmak doğru olmaz. Her insanın kendini mutlu ve rahat hissettiği ortamlar ve çalışma şekilleri vardır. Dışa dönükler için bu; kalabalık gruplar, sürekli aktif iletişimin var olduğu ortamlar olabilirken, içe dönükler için; daha sessiz sakin, kendi içlerine ve fikirlerine yoğunlaşabilecekleri ortamlar olabilir. Dünyanın daha iyiye gitmesi için içe dönüklerin de içlerinde güçlü bir potansiyel taşıdığı, yalnızca farklı biçimlerde bu potansiyelin ortaya çıktığı gerçeği kabul edilmelidir.

Şimdi bir "içe dönüğün" kendisinden bu potansiyeli ve kişilik özelliğinin nasıl göz ardı edildiğini dinleyebiliriz. Susan Cain bu konu üzerinde fazlaca çalışmış bir insan ve bu TED konuşmasında söyledikleri, aynı özellikleri taşıyan hemen herkesin onaylayacağı cinsten. Ben çok severek ve haklı bularak dinledim, yıllardır çevremi bu konuda ikna edememişken aynı fikirlere sahip birinin varlığı ve bunları anlatırken sergilediği başarı beni çok mutlu etti.

Dışa dönük ve hareketli insanların ön planda olduğu bu yeni dünyada, gerçekten neler yapabileceğinizi fark etmek için belki de bu konuşma ilham kaynağı olur.